Ana Dilde Eğitim

Ana Dilde Eğitim

Bu mesele, yıllardır birçok etnik grubun yaşadığı ülkemizde ne yazık ki herkesin memnun kalacağı ölçüde bir çözüme kavuşamamıştır.

Eminim başlığı ilk gördüğünüzde sizler de benim meseleyi bu noktadan ele alarak eleştireceğimi ve çözüm sunacağımı düşünmüşsünüzdür. Evvela şunu söylemeliyim ki herkes ana dilde eğitim alma hakkına doğal olarak sahiptir. Bu hak devlet tarafından temin edilmelidir.

Ancak ben bu konuyu, hiç kimselerin konuşmadığı bir perspektiften tartışmaya açmak isterim. Başka anadillerde eğitim hakkının konuşulduğu güzel ülkemizde, Türkçe eğitiminin nasıl verildiği ile ilgili endişeye sahip olmayışımız, beni fazlasıyla endişelendiriyor.

Zira Türkçe eğitiminin tastamam verildiğini ve çocuklarımızın Türkçe’yi, yani ana dillerini iyi öğrendiklerinden ne kadar eminiz ki!

Üzülerek söylemeliyim ki, bu sorunun kökeni 80 sonrası apolitize edilen gençliğin tahrip edilmiş bir eğitimsel dekadanstan geçmiş olmasına dayanmaktadır.

Doğal olarak 80’lerin çocukları şimdi anne ve baba oldular… Binaenaleyh tahribata uğramış eğitim sisteminin yetiştirdiği bu ilk neslin çocukları da, günümüzde Türkçe’yi evlerinde konuşulan 50 kelimelik ve bozuk telaffuzlu anne babalarından öğrenmekteler.

Sherlock Holmes’un ifadesiyle, eğer bir insanın bir şeyi görmesini istemiyorsanız, o şeyi o insanın gözünün önüne koymalısınız… İlk bakılması gereken yere kimse bakmaz zira…

Darbelerle ve sömürüyle bu ülkenin eğitim sistemini de dizayn eden emperyalizm, ülkemizi yıllardır etnik polarizasyon üzerinden ana dilde eğitim hakkını tartıştırarak ve hatta bundan terör bile yaratarak, bizlerin gözümüzün önündeki ana dilimizin, yani Türkçe’nin öğretilemediğini de gizlemeyi başardılar.

Bugünün gençlerinden, ellerinde tiktok videosu seyredenleri çokça görmüşsünüzdür, pekala Refik Halid Karay okuyan kaç tane genç gördünüz?

Aleyna Tilki, Demet Akalın dinleyen bir sürü genç duyabilirsiniz; pekala Safiye Ayla, Münir Nurettin dinleyen kaç kişi duydunuz?

Yazı yazan, Türkçe’nin zengin kalıplarını ve kelime haznesini esnek bir şekilde kullanabilen 30 yaş altı bir gence rastlayabilir misiniz?

Göremezsiniz, duyamazsınız, rastlayamazsınız…

Tüm bunları dile getirirken gençleri suçladığımı sanmayın sakın! En az suçlu onlar! Eğer burada bir fatura kesilecekse, burnumuzun ucunu görememiş ve ana dil öğreniminin ne kadar hayati olduğunu kavrayamamış bizleriz…

Türkçe’yi hakkıyla bilmeden yabancı bir lisanı da hakkıyla öğrenebilmek mümkün değildir: Bakınız yabancı dil bilen oranımız ülkemizde yerlerde sürünmektedir.

Türkçe’nin gramerini ve telaffuzunu iyi bilmeden, okuduğunu anlayabilmek ve yorumlayabilmek mümkün değildir: Bakınız ilimde ve bilimde dünyadaki yerimiz diplerdedir.

Uzun lafın kısası, siyasal söylem devşirmenin en kestirme yollarından biri haline gelmiş ve etnik grup yalakalığı adına yapılan ‘ana dilde eğitim’ söyleminin içini boşaltmak yerine, bu söylemin altını derin bir şuurla doldurmalıyız.

Eğitim Türkçe’den başlamalıdır. Türkçe bilen bir çocuk, kendi anadili başka ise onu da rahatlıkla öğrenebilir. Aynı zamanda uluslararası bir lisana da bu sayede iyi bir şekilde hakim olabilir. En önemlisi, yarının çocuklarını yetiştirecek olan çocuklarımız, dilimizi iyi öğrendiği taktirde bu dilin iyice tahrip edilmesinin önüne geçebilir.

Necip Fazıl’ı, Nazım Hikmet’i, Yaşar Kemal’i, Ziya Paşa’yı ve Türkçe’nin nice büyük üstadını yetiştirmiş bu mümbit topraklardan çıkan yazarlarımızı siyasi bir pencereden kullanarak onları ayrıştırıcı kimliklere dönüştürmek yerine, onları çocuklarımıza okutursak, dillerini bilen ve geleceklerine yön vermeye muktedir birer birey olmalarını sağlamış oluruz.

Bizim, ana dilimizi herkesten daha çok bilme, daha çok çalışma zorunluluğumuz var…

Tıpkı üstat Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun dediği gibi:

Oğlum Mernuş! Üç dil bileceksin! Üç dilde küfür edebileceksin! Çünkü sen ne şu ne busun! Sen treni kaçırmış bir milletin çocuğusun!

ÖMER FARUK BAŞARAN – GÜNCEL ANALİZ BAŞYAZARI


Haberi Paylaş: https://guncelanaliz.com/?p=710

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,
Başyazar, Genel